Pages

21 Temmuz 2010 Çarşamba

Soğuk Çorba

Bu sıcak yaz günlerinde serinletecek  bir lezzet.Aslında hepinizin bildiği bir tariftir.Soğuk çorba,şahsen ben çok seviyorum hem doyurucu hem ferahlatıcı bir tat.Çorba severlere yaz günlerinde alternatif bir tarif...
MALZEMLER:
- 1 su bardağı haşlanmış buğday
- 1 su bardağı haşlanmış nohut
- 1 su bardağı haşlanmış mısır
- Yoğurt
- Biraz dereotu(isteğe bağlı)
- Biraz nane
- Tuz
HAZIRLANIŞI:
-  Bütün malzemeyi geniş bir kaba alınız.Koyu kıvamlı bir ayran hazırlayınız ve haşlanmış malzeme ile iyice karıştırınız.Üzerine izteğe bağlı ince kıyılmış  nane ve dereotu ilave ediniz.Buzdolabına koyup soğuk olarak servis yapınız.
Not:Ben süzme yoğurtla veya iki yoğurdu karıştırarak yapıyorum.
Ölçüler haşlanmış haliyle olan ölçülerdir.
Afiyet olsun

19 Temmuz 2010 Pazartesi

Şölen'den Ne Çıkarsa Mood'una...

Hafta içinde Şölen den çok güzel bir paket geldi.Tabiki bende hemen paketi açtım,Paketten nefissss çikolatalar çıktı,ama bu bildiğiniz çikolatalar gibi değil incemi ince bisküvlerin içine gizlenmiş çikolatalar.
    Bisküvileri ısırdığınızda ağzınızın içine yayılan o misss gibi çikolata ile mood'unuzun düzelmemesi mümkün değil.
Bu minik bisküvilerin üzerlerinde değişik fiğürler var yani dedim ya ne çıkarsa mood'una:))))Her bir fiğürün değişik anlamları var...
Ben denedim ve çok beğendim sizlerde raflarda yerini aldığında çok beğeneceksiniz.
 Biscolata mood ne çıkarsa mood'una...

Image and video hosting by TinyPic

Çikolata severlerin bisküvisi ' Biscolata” incecik bisküvi ve içindeki çikolata dolgusunun vazgeçilmez lezzetini eğlence ile ' Biscolata Mood” da birleştiriyor. Bisküvili çikolata lezzetine yeni bir boyut kazandıran Biscolata Mood, Türkiye’de daha önce benzerine rastlanmamış özel bir tadı hayatımıza taşıyor.


Şölen’in dopdolu eşsiz çikolata lezzetini gerçek mutluluğa dönüştüren Biscolata Mood, günün monotonluğundan uzaklaşmak isteyenlere her bir parçada ayrı bir keyif sunuyor. İçi çikolata dolgulu ince çıtır bisküvi Biscolata Mood' ların üzerindeki desenler, hayattan tat almayı bilenleri de eğlenceye davet ediyor.

Image and video hosting by TinyPic

Biscolata’dan Çikolata Dolgulu
' Aşk, Sağlık, Şans, Para, İş, Dostluk, Başarı, Neşe ve Mutluluk” Bisküvileri
Dayanılmaz lezzetinin yanı sıra, atıştırmalık boyutu ile dilediğiniz yerde kolayca tadını çıkarabileceğiniz Biscolata Mood, üzerinde bulunan dokuz ayrı sembol ve otuz farklı desen ile de hayata eğlence katıyor. �Aşk, sağlık, şans, para, iş, dostluk, başarı, neşe ve mutluluk” bisküvileri ile hayatta aradığınız ne varsa hepsi Biscolata paketlerinde keşfedilmeyi bekliyor. Lezzeti eğlence ile birleştirmek için ise, bir dilek tutmak ve Biscolata Mood paketinden bir bisküviyi seçmek yeterli oluyor.

Şölen’in en yeni lezzeti ' Biscolata Mood”, incecik çıtır bisküvisi ve içindeki gerçek çikolata dolgusu ile bağımlılık yaratacak....
 Teşekkürler ŞÖLEN...

18 Temmuz 2010 Pazar

Fındık Aromalı,Üzümlü,Soyalı Top Kek

Merhaba arkadaşlar hepinize güzel bir pazar akşamı diliyorum.Akşam demişken beş çaylarınızın yanına yapabileceğiniz çok güzel bir top kek tarifi eklemek istedim.Kekimiz fındık aromalı,üzümlü ve soya un'lu çok güzel bir kek.Yiyenlerinde çok beğendiği bir tarif olduğundan sizlerlede paylaşmak istedim.Umarım sizlerinde damak tadına uyan bir lezzet olur.Hepinize sevgi ve selamlarımı gönderiyorum.

Malzemeler:
- 3 tane yumurta
- 1/2 su bardağı soya unu
- 2 su bardağı sinangil fındık aromalı kek unu
- 1 su bardağı pudra şekeri
- 1/2 su bardağı sıvıyağ veya erimiş-soğumuş margarin
- 1/4 çay kaşığı tuz
- 1/2 çay kaşığı karbonat
- 1 paket vanilya
- 1/2 su bardağı ayran
- 1 su bardağı kuru üzüm
Hazırlanışı:
- Margarin ve şekeri krema kıvamına gelinceye kadar iyice çırpınız.
- İçine yumurtaları teket teker ilave ederek karıştırınız.
- Daha sonra diğer malzemeleri içine ekleyip iyice karıştırınız.
- Kek hamurunuz akıcı ve yumuşak bir kıvamda olmalı.Hazırladığınız kek hamurunu küçük kek kalıplarının içine birer kaşık koyunuz.
- Önceden ısıtılmış 175 derece fırında pişriniz.Fınıdan alıp soğuduktan sonra kek kalıplarından çıkarıp servis yapınız.
- İsteğe bağlı olarak üzerine pudra şekeri serperekte servis yapılabilir.
NOT:Ben sinangil kek unu kullandım normal un ile de yapılabilir.Normal un ile yaparsanız içine bir paket kabartma tozu ekleyiniz.Pudra şekeri yerine normal şeker ilede yapılabilir.
Afiyet olsun

16 Temmuz 2010 Cuma

Zeytinyağlı Kabak Çiçeği Dolması

Malzemeler:
- 25 tane kabak çiçeği
- 10 yemek kaşığı pirinç
- 1 tane soğan
- 1 yemek kaşığı kuş üzümü
- 1 yemek kaşığı dolmalık fıstık
- 1/4 demet dereotu
- Birkaç dal taze nane
- Yarım çay kaşığı kadar dolma baharı(isteğe bağlı)
- Tuz,Karabiber
- Zeytinyağı
Hazırlanışı:
- Kabak çiçeklerini yıkayıp içindeki kçüçk tohuma benzer parçaları temizleyiniz.
- İnce kıyılmış soğan ve dolamlık fıstığı zeytinyağında kavurunuz.
-Yıkanmış ve süzülmüş pirinçleri,baharatları,kuşüzümünü ve tuzunu ekleyiniz.
- Üzerini hafif geçecek kadar su koyup pişiriniz.Ocaktan alıp ince doğranmış dereotu ve naneyi ekleyip karıştırınız.Ilıması için biraz bekleyiniz.
-Hazırladığınız iç harci kabak çiçeklerinin içine doldurunuz ve ağızlarını çiçeklerin uç yaprakları birbirinin üzerine binecek şekilde kapatınız.
- Tencereye doldurdugunuz dolmaları sıralayınız.Çiçeklerin yarısına gelecek kadar su koyunuz.Üzerlerine çok az daha zeytinyağı gezdirip kısık ateşte 15-20 dakika kadar pişirip ocaktan alınız.
- Tenceresinde soğutup servis yapınız.
Not:Ben teflon tencerede pişirdim eğer çelik tencere kullanacaksanız tencerenin dibine yağlı kağıt sermenizi tavsiye ederim.Kabaklar yapışmasın diye.
Afiyet olsun.

11 Temmuz 2010 Pazar

Çilekli-Çikolatalı Parfe

Selamlar arkdaşlar hepinize güzel bir pazar akşamı diliyorum.Bugün sizlere benim çok sevdiğim ve sıcak günlerde sık sık yaptığım tariflerimden birini eklemek istiyorum.
      Çilek ve çikolatada vazgeçilmezlerimden olduğu için hele birde yanyana geldilermi  deymeyin benim keyfime:)))
Dün akşamdan yapmıştım yani anlaşıldığı gibi bir gece beklettim.Bugünde sizlere sunmak için kolları sıvadım.Umarım sizlerde benim gibi parfe sevenlerdensinizdir.Sevenlere şimdiden afiyet olsun diyorum.
Sevgi ile kalmanız dileğiyle...
Malzemeler:
- 2 kutu krema
- 8 kaşık pudra şekeri
- 4 kaşık damla çikolata
- 1 paket kakaolu bisküvi
- 1 kase küçük doğranmış çilek
- Üzeri için rende çikolata
- Tabanı ve üst süslemesi için 10-15 tane kadar çilek
Hazırlanışı:
- Çırpma kabına krema ve pudra şekerini koyup mikserle 5 dakika çırpınız.Daha sonra içine iri kırılmış bisküvileri,doğranmış çilekleri,damla çikolataları koyup kaşık ile hepsini güzelce karıştırınız.
-İstediğiniz bir kalıbı streç film ile kaplayınız ve ikiye kesilmiş çilekleri kalıbınızın tabanına diziniz.Üzerine hazırladığınız parfeyi dökünüz.Streç ile üstünüde kapatıp dondurucuya koyup en az 5-6 saat bekletiniz.Soğuyan parfenizi çıkarıp servis tabağına alınız.Üzerlerini çilek ve çikolata rendesi ile süzleyip dilimleyerek servis yapınız.
Afiyet olsun

8 Temmuz 2010 Perşembe

Miraç Kandiliniz Mübarek Olsun

MİRAÇ KANDİLİ


Feyiz ve bereketin coştuğu mübarek gecelerimizden biri de Miraç Gecesidir. Miraç bir yükseliştir, bütün süfli duygulardan, beşeri hislerden ter temiz bir kulluğa, en yüce mertebeye terakki ediştir. Resulullahın (a.s.m.) şahsında insanlığın önüne açılmış sınırsız bir terakki ufkudur.

Bu ulvi seyahat, mucizelerin en büyüğüdür. Miraç mucizesi Kur'ân-ı Kerimde âyetlerle anlatılmış ve varlığı inkâr edilemeyecek bir şekilde ortaya konmuştur. Bu îlâhî yolculuğun ilk merhalesi olan Mescid-i Aksâya kadarki safha Kur'ân'da şöyle anlatılır:

“Âyetlerimizden bir kısmını ona göstermek için kulunu bir gece Mescid-i Haram'dan alıp çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ'ya seyahat ettiren Allah, her türlü noksandan münezzehtir. Şüphesiz ki O her şeyi hakkıyla işiten, herşeyi hakkıyla görendir.” (İsra Suresi, 1)

Miraçın ikinci merhalesi de Mescid-i Aksâdan başlayarak semânın bütün tabakalarından geçip tâ İlâhi huzura varmasıdır. Bu safha da Necm Sûresinde şöyle' anlatılır:

“O ufkun en yukarısında idi. Sonra indi ve yaklaştı. Nihayet kendisine iki yay kadar, hatta daha da yakın oldu. Sonra da vahyolunacak şeyi Allah kuluna vahyetti. O’nun gördüğünü kalbi yalanlamadı. Şimdi O’nun gördüğü hakkında onunla mücadele mi edeceksiniz? And olsun ki onu bir kere daha hakiki suretinde gördü. Sidre-i Müntehâda gördü. Ki, onun yanında Me'vâ Cenneti vardır. O zaman Sidre'yi Allah'ın nuru kaplamıştı. Gözü ne şaştı, ne de başka bir şeye baktı. And olsun ki Rabbinin âyetlerinden en büyüklerini gördü.” (Necm Suresi, 7-18.)

Miraç nasıl oldu?

Miraç, Receb ayının 27. Gecesi Cenab-ı Hakkın daveti üzerine Cebrail Aleyhisselâmın rehberliğinde Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselamın Mescid-i Haramdan Mescid-i Aksâ'ya, oradan semaya, yüce âlemlere, İlâhî huzura yükselmesidir.

Peygamber Aleyhissalâtü Vesselam Mescid-i Haramdan (Mekke'den), Mescid-i Aksâ'ya (Kudüs'e) ata benzer beyaz bir Cennet bineği olan Burak ile geldi. Kudüs'e gelmeden yol üzerinde Hz. Musa'nın makamına uğradı, orada iki rekât namaz kıldı, daha sonra Mescid-i Aksâ'ya geldi. Orada bütün peygamberler kendisini karşıladı. Miraçını kutladılar. Peygamber Aleyhissalâtü Vesselam burada peygamberlere iki rekat namaz kıldırdı, bir hutbe okudu.

Bir rivayette Hz. İsa'nın doğduğu yer olan Betlaham'a uğradı, orada da iki rekât namaz kıldı. Ve bugün Kubbetü's-Sahra'nın bulunduğu yerden Muallak Taşının üzerinden Miraça yükseldi.

Semanın bütün tabakalarına uğradı. Sırasıyla yedi sema tabakalarında bulunan Hz. Adem, Hz. Yahya ve Hz. Îsa, Hz. Yusuf, Hz. İdris, Hz. Harun, Hz. Musa ve Hz. İbrahim gibi peygamberlerle görüştü, Onlar kendisine “Hoş geldin” dediler, tebrik ettiler.

Bundan Sonra Hz. Cebrail ile birlikte imkân ile vü-cub ortası (kâinatın bittiği yer) Sidretü'l-müntehâ'ya geldiler. Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam orada ikisi gizli, ikisi açıktan akan (Nil, Fırat) dört nehir gördü. Sonra hergün yetmiş meleğin ziyaret ettiği Beytü'l-Ma'mur'u ziyaret etti.

Hz. Cebrail'in buradan öteye gitmesi mümkün değildi. Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam bundan sonra Refref adında bir vasıta ile zaman ve mekândan münezzeh (uzak) olan Cenab-ı Hakkın cemaliyle müşerref oldu.

Süleyman Çelebi'nin dediği gibi

“Aşikâre gördü Rabbü'l-izzeti/Âhirette öyle görür ümmeti” İnşaallah...

Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam Rabbinin huzurundan döndükten sonra Hz. Musa ile karşılaştı., “Allah ümmetine neyi farz kıldı?” diye sorunca, Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam “50 vakit namaz” buyurdu.

Hz. Musa'nın, “Rabbine dön, azaltması için Rabbinden niyazda bulun, ümmetin buna güç yetiremez” demesi üzerine, Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam, beş sefer Cenab-ı Hakka niyazda bulundu, her seferinde 10 vakit indi, sonunda beş vakitte karar kıldı.

Daha sonra Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam Hz. Cebrail'in rehberliğinde Cenneti, Cehennemi, âhiret menzillerini ve bütün âlemleri gezdi, gördü, Mekke'ye döndü.

Sabah olunca Kabe'nin yanında Mekkelilere Miraçı anlattı. Onlar Peygamberimizden delil istediler. Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam de onlara yolda gördüğü kafilelerinden haber verdi. Kureyşliler hemen kafileleri karşılamak için Mekke dışına çıktılar. Gelenleri aynen Peygamberimizin Aleyhissalâtü Vesselam haber verdiği gibi gördüler, ama iman nasip olmadı.

Ama yine de Peygamberimizden üst üste Miraça çıktığına dair delil istediler. Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam Kudüs'e, Mescid-i Aksâ'ya uğradığını anlatınca Kureyşliler, “Bir ayda gidilebilen Bir yere Muhammed nasıl bir gecede gidip gelebilir?” diye itiraz ettiler, ardından da Mescid-i Aksâ'yı görmüş olanlar, “Mescid-i Aksâ'yı bize anlatır mısın?” diye Peygamberimize soru yönelttiler.

Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam şöyle anlattı:

“Onların yalanlamalarından ve sorularından çok sıkıldım. Hatta o ana kadar öyle bir sıkıntı hiç çekmemiştim. Derken Cenab-ı Hak birden Beytü'l-Makdis'i bana gösterdi. Ben de ona bakarak her şeyi birer birer tarif ettim. Hatta bana, ‘Beytü'l-Makdis'in kaç kapısı var?’ diye sordular. Halbuki ben onun kapılarını saymamıştım. Beytü'l-Makdis karşımda görününce ona bakmaya ve kapılarını teker teker saymaya ve anlatmaya başladım.”

Bunun üzerine müşrikler:

“Vallahi dos doğru tarif ettin” dediler, ama yine de iman etmediler.

O esnada Hz. Ebû Bekir çıkageldi, müşrikler durumu ona haber verdiler. Hz. Ebû Bekir, “Eğer bu sözleri ondan duymuşsanız seksiz şüphesiz doğrudur” diyerek hemen tasdik etti ve bundan sonra Hz. Ebû Bekir “Sıddîk, tereddütsüz inanan” ünvanını aldı.

Peygamberimiz neden mirac’a çıktı?

Bir padişahın iki türlü konuşması vardır. Biri, bir vatandaşla telefon ederek küçük bir meseleyi görüşmesi. Diğeri de devlet başkanı, halifelik yönü ve milletin idarecisi olarak, emirlerini her tarafa duyurmak için özel bir elçisi ile konuşması, sohbet etmesi, onun aracılığı ile ferman yayınlamasıdır.

Bu örnekte olduğu gibi Cenab-ı Hakkın da kulları ile iki tarzda muhatap olması vardır. Biri, özel ve cüz'i, diğeri de geniş ve genel mahiyette bir konuşması. Cenab-ı Hakkın bazı velilerle özel ve cüz'i anlamda ilham etmesi birinciye örnektir.

Ama Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam bütün velayet mertebelerinin üstünde bir büyüklük ve yücelikte, kâinatın Rabbi, bütün varlıkların Yaratıcısı olarak Cenab-ı Hakkın sohbetine müşerref olması ise ikinci ve mükemmel olanına misaldir.

Peygamber Aleyhissalâtü Vesselam elçiliği iki taraflıdır. Birisi halktan Hakka, diğeri de Haktan halka. Birisi mi'râcin bâtıni tarafı olan velayet yönüdür, diğeri de zahiri tarafı olan risalet yönüdür.

Yani Peygamber Aleyhissalâtü Vesselam bizi temsilen Cenab-ı Hakkın huzuruna çıktı, başta insanlar olmak üzere bütün varlıkların ibadet, kulluk, tesbih ve zikirlerini toplu olarak (askerin komutana tekmil vermesi gibi) arz etti. Bu yönüyle Miraç halktan, insanlardan, varlıklardan Hakka bir gidiştir. Diğeri de Cenab-ı Hakkın biz kullarından istediklerini, emir ve yasaklarını Resul olarak getirmiştir. İbadetlerin özü ve esası olan beş vakit namazı Miraç hediyesi olarak getirmesi gibi...

Peygamberimiz, Allah ile nasıl görüşebilir?

Soru: “Bize herşeyden daha yakın olan Cenab-ı Hakka binlerce senelik mesafeyi aşarak yetmiş bin perdeyi geçtikten sonra Rabbiyle görüşmesi ne demektir?”

Cenab-ı Hak herşeye herşeyden daha yakındır, fakat herşey O’ na sonsuz şekilde uzaktır.
Meselâ, güneşin insan gibi aklı olsa da bizimle konuşacak olsa, elimizdeki ayna aracılığıyla bizimle konuşabilir.

Diğer taraftan biz bir çeşit ayna olan gözümüzle güneşe yaklaşabiliyoruz. Oysa güneş bize 150 milyon km. uzaklıkta bulunuyor, hiçbir şekilde ona yanaşamayız. Güneşe bir derece yaklaşmak için ancak Ay kadar büyümek lazım. Bu da mümkün değildir.

Bu misalde olduğu gibi, gerçek anlamda Cenab-ı Hak herşeye yakındır, ama herşey ona sonsuz derece uzaktır. Ancak Peygamber Aleyhissalâtü Vesselam, Cenab-ı Hakkın lütfuyla bir anda binlerce perdeyi geçerek Miraça yükselmiş; bütün manevi mertebeleri aşarak huzura varmıştır.

Bir insan nasıl göklere çıkabilir?

Soru: “Bunun bir örneği var mıdır? Bir uçak ancak 10-15 bin metre yukarı çıkabiliyor, bir uzay gemisi ancak Ay'a ve Venüs'e ulaşabiliyor. Bir insan birkaç dakika gibi kısa bir sürede milyonlarca metre uzaklara nasıl gidip gelebilir?”

Yerküremiz, yani Dünya bir yılda yaklaşık 188 saatlik bir mesafeyi bir dakikada döner, yirmi beş bin senelik mesafeyi bir senede alır. Bu muazzam hareketi ona yaptıran ve bir sapan taşı gibi döndüren bir Kudret, bir insanı Arş-ı Âlâya getiremez mi? Güneşin çevresinde o ağır cisim olan dünyayı gezdiren bir hikmet bir insan bedenini şimşek gibi Rahman'ın Arşına çıkaramaz mı?
Peygamberimiz sadece ruhuyla gitse olmaz mıydı?

Soru: "Öyleyse ise neden Miraça çıktı? Ne lüzumu var? Evliya gibi ruhu ve kalbi ile gitse yetmez miydi?"

Cenab-ı Hak görünen ve görünmeyen âlemlerdeki güzellikleri göstermek için, kâinat fabrikasını ve merkezini gezdirmek, insanlığın amel ve ibadetlerinin âhiretteki neticesini göstermek için Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselamı oralara davet etmesi gayet makuldür. Sadece ruhu ve kalbi ile değil, bu seyahate bedeninin de iştirak etmesi gerekir.

Görünen âlemin anahtarı olan gözünü, işitilen âlemin anahtarı olan kulağını Arşa kadar birlikte alması gerektiği gibi, ruhunun sayısız görevlerini üstlenen âlet ve makinesi hükmünde olan mübarek bedenini Arşa kadar çıkarması akıl ve hikmet gereğidir.

Zaten Cenab-ı Hak Cennette bedeni ruha arkadaş ediyor. Çünkü pekçok kulluk görevine ve sınırsız lezzetlere ve acılara beden kaynaklık etmektedir.

Öyle ise bu mübarek beden ruha arkadaşlık edecektir. Cennette ruh bedenle birlikte olacaksa Cennetü'1-Me'vâ'nın gövdesi olan Sidretü'l-Müntehaya Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselamın zatının arkadaşlık etmesi hikmetin tâ kendisidir.

Peygamberimiz Miraça sadece ruhen çıkmış olsaydı, zaten mucize olmazdı. Çünkü her veli ruhen ve kalben o âlemlere çıkabiliyor.
Peygamberimiz kısa zamanda nasıl gidip geldi?

Soru: "Birkaç dakikada binlerce yıllık mesafeye gidip gelmek aklen mümkün müdür?"

Cenab-ı Hakkın sanatında hareket ve hızın derecesi farklı farklıdır. Sesin hızı ile ışığın hızı, elektriğin hızı, hatta ruhun ve hayalin hızı birbirinden bütünüyle farklıdır. Gezegenlerin hızları da birbirinden farklıdır. Meselâ ışığın hızı 300.000 km/sn iken sesin hızı 360 km/sn'dır.

Acaba Peygamberimizin lâtif bedeninin yüce ruhuna tabi olması, ruh hızında hareketi nasıl akla ters gelebilir?

Yine bir insan on dakika uyusa bazı olur ki, bir yıllık iş görebilir. Hatta bir dakikada insanın gördüğü rüyayı, rüyada işittiği sözleri, konuştuğu kelimeleri toplansa uyanıkken bir gün, belki daha fazla bir zaman gerekir.

Demek ki bir zaman dilimi iki kişiye göre değişebiliyor, birisine bir gün, diğerine de bir yıl hükmüne geçebilir.

İşte Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselam, Burak'a binerek şimşek gibi bütün kâinatı gezip İlâhi huzura çıkıp Rabbiyle sohbet şerefine ermiş, Onun cemalini görmüş, emirlerini alıp dönüp gelmiştir.

Miraçın benzeri bir olay var mıdır?

Soru: "Peygamberimizin Miraça çıkması mümkündür. Fakat her mümkün gerçekleşmiyor. Bunun bir benzeri var mı ki kabul edelim?"

Miraçın çok örnekleri vardır:

Bir insan, gözüyle bir saniyede Neptün gezegenine çıkabilir.
Bir bilim adamı, astronomi kanunlarına binerek tâ yıldızların arkasına bir dakikada gidebilir.
İman sahibi her insan, namazın hareketlerine düşüncesini bindirerek bir çeşit Miraçla kâinata arkasına alarak İlâhî huzura girebilir.

Kalb gözü açık bir veli, İlâhî sırlara kırk günde ulaşabilir. Hattâ Abdülkadir Geylânî ve İmam-ı Rabbanî gibi bazı evliyanın bir dakikada Arş-ı Âlâya kadar ruhen çıktıkları bildiriliyor.
Yine nurlu bir cisme sahip olan melekler bir anda yerden Arşa, Arştan yeryüzüne gidip geliyorlar.
Cennette, Cennet ehli mü'minler, Cennet bahçelerine kısa bir zamanda çıkabiliyorlar.

Bu kadar örnekler gösteriyor ki, bütün evliyanın sultanı, bütün mü'minlerin imamı, bütün Cennet ehlinin reisi ve bütün meleklerin makbulü olan Resul-i Ekrem Efendimizin bir anda Miraça çıkması, dönmesi, bütün yüce âlemleri gezip görmesi gayet makuldür ve şüphesizdir.

Miraçla gelen hediyeler

Birincisi: Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam bütün iman hakikatlerini gözleriyle gördü. Melekleri, Cenneti, âhireti, hattâ Cenab-ı Hakkın cemâlini gözleriyle müşahede etti. Sözlerinde ve vaadinde en küçük bir hilafı, aksi beyanı olmayan o yüce insan mü'min ruhlara manen şöyle diyordu: “Sizin inandığınız, melekleri, âhireti, Rabbinizin Nur cemâlini bizzat gördüm; bu iman esasları vardır, mevcuttur; tereddüt ve şüphe etmeyiniz.” Böylece mü'minler sonsuz bir imana ermenin saadetine kavuştular.

İkincisi: İnsan herşeyi merak ediyor. Ayda hayat var mı, yok mu diye araştırıyor. Halbuki Ay O Ezelî Sultanın memleketinde ancak bir sinek kadar yer kaplıyor.

Mü'minler merak ediyorlar. “Rabbimiz bizden ne istiyor? Acaba ne yaparsak Rabbimiz bizden razı olur? Bir yolunu bulsak da doğrudan doğruya Rabbimizle muhatap olsak, bizden ne istiyor, anlasaydık” derken, İki Cihan Serveri yetmiş bin perde arkasından ezel ve ebed Sultanının razı olacağı amelleri Miraç meyvesi olarak getirdi beşere hediye etti. Bu hediye başta namaz olmak üzere İslâmın diğer esasları ve ibadetleridir.

Üçüncüsü: Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam ebedî saadet definesinin anahtarını alıp getirmiş, cinlere ve insanlara hediye etmiştir. Peygamber Efendimiz kendi gözüyle Cenneti görmüş, sonsuz saadetin varlığını müşahede etmiş ve bu büyük müjdeyi haber vermiştir. Öyle ki, bir adama idam edileceği anda affedilerek padişahın yakınında bir saray verilse ne kadar sevinir.
Öyle de bütün cinler ve insanlar sayısınca toplu bir müjde olan bu sevinç ne kadar önemli ve değerlidir.

Dördüncüsü: Peygamber Efendimiz Miraçta Cenab-ı Hakkın cemalini görme nimetini tattı. Bu manevi nimetin Cennette mü'minlere de nasip olacağı müjdesini verdi. “Ayın on dördünü nasıl açıkça gözünüzle görüyorsanız, Rabbinizi de öyle Cennette apaçık göreceksiniz” buyurarak bu ezelî müjdeyi bizlere hediye olarak getirdi.

Beşincisi: İnsan kâinatın en kıymetli bir meyvesi ve Kâinat Sahibinin en nazlı bir sevgilisi olduğu Miraçla anlaşıldı. Kâinata nisbetle küçük bir varlık, zayıf bir canlı olan insan bu meyve ile öyle bir dereceye çıktı ki, bütün varlıklar üzerinde bir makam ve mevki kazandı. Çünkü rütbesiz bir askere, “Sen paşa oldun” dense ne kadar sevinir.

Öyle de âciz, fani, devamlı ayrılık ve zeval tokadını yiyen biçare insana birden, "Sonsuz ve baki bir Cennette Rahman ve Rahîm olan Allah'ın rahmetine gireceksin" dendiğinde o insan ne kadar büyük bir mevki ve makama çıkar. Cennette hayal hızında, ruh genişliğinde, akıl akıcılığında, kalbin bütün arzularında Cenab-ı Hakkın ebedi mülkünde seyir ve seyahate erecektir. Cenab-ı Hakkın nur cemalini seyretme nimetini tadacaktır. Böyle bir insanın kalb ve ruhu ne kadar büyük bir sevince kavuşur değil mi? Miraçın bu meyvesi insanın en büyük arzu ve hedefidir. (Bediüzzaman Said Nursî, Sözler, 31. Söz.)

Miraç Gecesi Namazı

Miraç gecesi kılınacak namaz on iki rekattır. İki rekatte bir selam verilerek kılınacak olan namaz on iki rekat ile bitirilir. Her rekatte Fatihadan sonra on kere ihlas okunur. Kılınma zamanı yatsı namazı kılındıktan sonra, imsak vaktine kadar ki herhangi bir vakit olabilir. Bu oniki rekat namaz bittiği zaman selamdan sonra yüz defa :
“Sübhanallahi vel hamdülillahi vela ilahe illallahü vallahü ekber vela havle vela kuvvete illa billahil aliyyül azim” duası okunur.
Ardından da yüz kere istiğfar yapılır.
Miraç Gecesinin Gündüzünde Kılınacak Namaz
Miraç gecesinin gündüzünde öğlen namazını kıldıktan sonra sonra dört rekat namaz kılınır.
Bu namazın;birinci rekatında Fatiha’ dan sonra bir kere Felak suresi, ikinci rekattan sonra bir kere Nas suresi, üçüncü rekatta üç kere Kadr suresi, dördüncü rekatta elli kere İhlas suresi okunur.

Kaynak:http://www.islamiyet.gen.tr/mubarek_gun_ve_geceler/mirac_kandili.php

7 Temmuz 2010 Çarşamba

Mısırlı Arpa Şehriye Pilavı


Malzemeler:
-1 su bardağı arpa şehriye
- 1 su bardağı haşlanmış mısır
- 1,5 su bardağı su
- 1 yemek kaşığı tereyağı + çok az sıvıyağ
- 1 tane knorr bulyon
Hazırlanışı:
-Tencereye yağımızı alıp eritiyoruz.Eriyen yağımızın içine arpa şahriyeleri atıp karıştırarak kavuruyor.Rengi dönen şehriyelerimizin üzerine  haşlanmış mısırları ve suyunu ekliyoruz.Bulyonu ekliyoruz.Tencerenin kapağını kapatıp kaynamaya bırakıyoruz.Kaynamaya başlayınca ocağın altını kısıyoruz ve pilavımızı suyunu çekinceye kadar pişiriyoruz.Ocaktan alıp tencere ve kapak arasına havlu kagıt koyarak 10-15 dakika dinlendirip servis yapıyoruz.
NOT:Ben bulyon kullandım sizler isteğinize bağlı olarak kullanmayabilirsiniz.Eğer kullanırsanız tuz atmayınız.
Afiyet olsun

6 Temmuz 2010 Salı

Cappucino'lu Kolay Pasta

Merhaba;hepinize güzel bir gün geçirmenizi diliyorum.Malum sıcaklar artık bunaltmaya başladı ve soğuk tatlılarda dolaplarda yerini alıyor bende bugün sizlere kolay ve soğuk bir tatlı tarifi eklemek istiyorum.Tarifimize cappucino ekledim nerden çıktı derseniz kahve ekliyoruz,kakao ekliyoruz cappucino neden olmasın dedim.Gerçekten güzel bir aroma verdi ve yiyenlerden tam not aldı.Umarım sizlerinde damak tadına uyar.Gelelim tarifimize;
Malzemeler:
- 2,5 paket kedidili bisküvi
- 4 su bardağı süt
- 7 yemek kaşığı un
- 10 yemek kaşığı şeker
- 1 yemek kaşığı margarin
- 1 paket vanilya
- 1 paket nescafe cappucino
Islatmak için:
- 1 su bardağı süt
Hazırlanışı:
- Tencereye süt,şeker ve unu koyup karıştırıyoruz.Orta hararetli ocakta sürekli karıştırarak muhallebi kıvamına gelene kadar pişiriyoruz.Ocaktan alıp içine vanilya,cappucino ve bir kaşık margarini ekleyip iyice karıştırıyoruz.Kabuk tutumaması için ara sıra karıştırarak ılımaya bırakıyoruz.
- Kalıbımızın dibine süte batırılımış kedidili bisküvileri diziyoruz.Ben kelepçeli kalıp kullandığım için kenarlarınada bisküvilerden sıraladım.Kenarlarına kullandığım bisküvileri ıslatmadım.
Bir sıra bisküvileri dizdikten sonra muhallebimizin yarısını üzerine döküyoruz.Tekrar bir sıra daha  sütle ıslatılmış bisküvi diziyoruz ve kalan muhallebimizide üstüne döküyoruz.
- Buzdolabına koyup iyice soğumasını bekliyoruz.İstediğiniz şekilde süsleyip dilimleyerek servis yapıyoruz.
NOT:Ben cappucino ekledim fakat isteğe bağlı olarak kakao ekleyerek te yapılabilir.Cappucino seviyor iseniz denemenizi tavsiye ediyorum.Değişik bir aroması oluyor.İstediğiniz aromada bir cappucino ekleyebilirsiniz.
Afiyet olsun